İletişim : 0539 555 59 94
MİRASIN (TEREKENİN) TESPİTİ DAVASI
Terekenin Tespiti Davası, miras bırakanın ölümünden sonra mal varlığının aktif ve pasifinin belirlenmesi amacıyla açılan delil tespiti niteliğinde bir davadır. Yani miras bırakanın mal varlığının tam ve doğru olarak olarak bilinmediği durumlarda mirasçının ne kadarlık bir mirası kaldığının anlaşılması için açılması gereken bir dava türüdür. Ayrıca bu dava ölüme bağlı tasarruflarda bir adaletsizliğe sebebiyet verilip verilmediğinin anlaşılmasını da sağlamaktadır. Mirasçılar bu davayı terekeye ilişkin herhangi bir hak kaybına uğramamak adına açar. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir.
Terekenin tespiti davasında mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmektir.
Terekenin tespiti ve defter tutulması istemi, tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine ulaşmasını sağlamak için önlem alınması niteliğinde olup çekişmesiz yargı işidir. (6100 S. K. m. 382/II-c-5)
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Terekenin tespiti davasında eğer özel bir düzenleme bulunmuyorsa, görevli mahkeme kural olarak sulh hukuk mahkemesidir. (6100 S. K. m. 383, 4721 S. K. m. 589, 590)
Yetkili mahkeme, miras bırakanın yerleşim yerindeki sulh hakimi olup miras bırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hakimi bu ölümü yerleşim yeri sulh hakimine gecikmeksizin bildirir ve miras bırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri sulh hakimine gönderir. (4721 S. K. m. 589)
Mirasçılardan her biri terekenin tespiti davası açabilir. Tek bir mirasçının talepte bulunması davanın açılması için yeterli olacaktır. Mirasçıların birlikte hareket etme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Terekenin tespiti davası çekişmesiz dava olduğundan çekişmesiz yargı işlerinde, niteliğine uygun düştüğü ölçüde, basit yargılama usulü uygulanır.
Çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça resen araştırma ilkesi geçerlidir.
Çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlara karşı hukuki yararı bulunan ilgililer, özel kanuni düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, kararın öğrenilmesinden itibaren iki hafta içinde, istinaf yoluna başvurabilirler. (6100 S. K. 387, Geç. m. 3)
Çekişmesiz yargı işleri adli tatilde de görülür. (6100 S. K. m. 103)
Bölge adliye mahkemelerinin çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulamaz. (6100 S. K. m. 362, Geç. m.3)
Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecek olan ihtiyati tedbir kararı, niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır. (6100 S. K. m. 445)
Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya resen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Miras bırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hakimi bu ölümü yerleşim yeri sulh hakimine gecikmeksizin bildirir ve miras bırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri sulh hakimine gönderir. (4721 S. K. m. 589;Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük m. 32)
Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir.
Aşağıdaki sebeplerden birinin gerçekleşmesi halinde sulh hakimi terekenin defterinin tutulmasına karar verir:
1. Mirasçılar arasında vesayet altına alınmış olan veya alınması gereken kimse varsa,
2. Mirasçılardan biri uzun süreden beri bulunamıyorsa ve temsilcisi de yoksa,
3. Mirasçılardan veya ilgililerden biri, ölüm tarihinden başlayarak bir ay içinde istemde bulunursa,
Defter tutma işlemi gecikmeksizin tamamlanır. (4721 S. K. m. 590; Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük m. 33) Önlemi gerektiren durumların ortadan kalkması üzerine, sulh hakimi, önlemlere son vererek terekeyi hak sahiplerine teslim eder. (Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük m. 32)
Yazımı yapılan tereke mallarından gerekenler mühürlenerek koruma altına alınır. Mühür altına alma yazımdan önce de yapılabilir. Mühürlenmeyen mallar için de uygun koruma önlemi alınır. Miras bırakanla birlikte oturanların ikametleri için zorunlu olan taşınmaz bölümleri ile ihtiyaçları için gerekli eşya, mühürlemenin dışında tutulur. (Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük m. 33)
Kütüphane veya pul koleksiyonu gibi tespiti uzun zamana ihtiyaç gösteren taşınırlardan oluşan mallar, mühürlenmek veya kasa gibi güvenilir bir yere konulmak suretiyle muhafaza altına alınır. (Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük m. 33)
Defterin hemen tutulmasının mümkün olmadığı hallerde, deftere geçirilecek tereke mallarının korunmasını sağlamak için tamamının veya bir kısmının, ölümün hemen sonrasında ve en geç on gün içinde mühürlenmesine karar verilebilir. Bu şekilde mühürlenen malların da defteri tutulur. (Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük m. 33)
Terekenin tespiti işlemi, miras bırakanın ölümünden sonra kural olarak herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı olmadığından “Hukuki Yarar” bulunduğu müddetçe her zaman ileri sürülebilecektir.