Gıda ürünleri fiyatları başta olmak üzere, neredeyse tüm mal ve hizmet fiyatlarının artış gösterdiği, orta ve alt gelir gruplarının satın alma güçlerinin azaldığı “Geçim derdinin öncelik olduğu” bir Tüketici Hakları Gününü karşılıyoruz. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ile vergilemede adaletin sağlanamamış olması, alt ve orta gelir gruplarının yaşamlarını daha zor hale getirmektedir.Gıda ürünleri üretimi başta olmak üzere, üretimin teşvik edilerek, üretimden tüketime kadarki tüm aşamaların verimlilik ve tasarrufla gerçekleştirilmesi ve kendi kendine yeten bir ülke olmanın önemi, her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır.
31 Mart’ta gerçekleşecek yerel seçimlerin bir genel seçim havasına dönüştürülmeden, şehirlerin gerçek sorunlarının belirlenerek, ihtiyaçlarına uygun çözümler üretilmesi temel beklenti olmaktadır. Belediye başkanı ve belediye meclis üyesi adaylarının belirlenmesinde, o şehirlerde yaşayan halkın ve partililerin tercih ettiği adaylar yerine merkezden adaylar belirlenmesi,demokrasinin işlerliğine ilişkin kaygıları artırmaktadır.
Günümüzde, katılımcı bütçe uygulamasıyla şeffaf ve hesap verilebilir yönetim anlayışının hayata geçirildiği, yeşilin, suyun, tohumun, toprağın, ağacın, tarihsel yapıların korunduğu, insanların sağlam güvenli yapılarda yaşamlarını sürdürebildiği, sosyal ve kültürel faaliyetlerin öncelik olduğu, şehirlere değer katacak ve o şehirlerde yaşayanların yaşam konforunu artıracak yerel yönetim anlayışına ve yerel yöneticilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu bakış açısıyla;
-İstanbul başta olmak üzere, olası deprem riski taşıyan tüm bölgelerde sağlam yapılar inşa edilerek, insanların sağlam yapılarda yaşamlarını sürdürmesi,
-Piyasada satışa sunulan her bir ürünün güvenli ürün olması ve tarladan sofraya kadar her bir gıda ürününün izlenebilir olması,
-Üretici ve tüketicinin birlikte kazançlı çıktığı bir piyasa işleyişinin sağlanması,
-Piyasa denetimlerinin sürekli var olması, piyasa işleyişini bozucu ticari faaliyetlerin engellenmesi,
-Sık sık yürürlüğe konulan vergi aflarına son verilerek, vergilemede adalet ve mali güce vergileme ilkesinin hayata geçirilmesi,
-Yasa ve yönetmeliklerin uygulanabilir olması ve yasa ve yönetmelik hazırlık aşamalarında tüketici dernekleri ve tüketici üst örgütlerinin görüş ve önerilerinin dikkate alınması,
Yerinde ve yararlı olacaktır.
15 Mart Dünya Tüketici Hakları Gününde, tüketici sorunlarının asgariye indirildiği, STK’lar ile iş birliği anlayışı içerisinde, tüketicilerin hak arama yollarının daha kolay ve ulaşılabilir olduğu ve hepsinden önemlisi tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunmasını öncelik olarak benimseyen bir yönetim anlayışı beklentisi içerisinde olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Üreticinin ve tüketicinin birlikte kazandığı, kendi kendine yetebilen, teknoloji üreten, katma değer yaratan bir ülke olmayı gönülden temenni ediyoruz.